Geride bıraktığı 7 çocuğu ve 12 torunu için gözyaşı dökerek depremden sağ kurtuldu
DEPREM sonrası Hatay’dan Antalya’daki huzurevine getirilenlerin bir kısmı yakınları, aileleri ve geride bıraktıkları çocukları için kaygı yaşıyor. Geride 7 çocuk ve 12 torun bırakan ve yaralı fotoğraflarına bakıp gözyaşı döken Ayşe Usangaç (68), “Hala oradalar, içim rahat değil. Göremeyince rahat edemiyorum. annem fotoğraf gönderdiler içim rahatladı ama yok içim rahat değil nerdesin kızım senin evin yok diyorum pazar yeri var oraya gidiyorlar ve orada bir battaniye ve yorganla yatın. Bu sıcak yerde nasıl kalabilirim? Nasıl oturmalıyım? Ben bir anneyim. Ben yaşadım ama çocuklarım henüz küçük.”
Türkiye’yi sarsan iki büyük depremin ardından ölü ve yaralı sayısı her geçen gün artmış, on binlerce insan evini kaybederek sokaklarda kalmıştır. Depremin vurduğu alanlardan biri de huzurevleri ve yaşlılar ve engelliler için rehabilitasyon merkezleri oldu. Burada kalan yaşlılar farklı illere nakledildi.
Hatay’daki huzurevinden çıkarılan 47 yaşlı ve engelli, Antalya Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’ne getirildi. Burada geçirdikleri kötü günleri bir nebze de olsa unutmaya çalışıyorlar. Ancak bazıları geride bıraktıkları aileleri, yakınları ve çocukları için gözyaşı döktü. Bunlardan biri de geride 7 çocuk ve 12 torun bırakan Ayşe Usangaç. İSPAT İÇİN ÇEKİLİDİR. Hastalığı nedeniyle tek başına hareket edemeyen ve deprem sonrası binadan çıkmak zorunda kalan Usangaç, depremin büyük yıkıma yol açtığı Hatay’da çocuklarıyla güçlükle görüşebiliyor. Yaralı kızı Fatma’nın yettiğini annesine kanıtlamak için çektiği fotoğrafa bakan Usangaç, “Keşke çocuklarımın yanında olsaydım” diye gözyaşı döktü. SADECE CEP TELEFONUNU ALDI. Ayşe Usangaç, deprem anında ne olduğunu anlayamadığını belirterek, “Deprem olduğunu anlayınca sandalyenin altına girdim. Bir süre sandalyenin altında kaldım. Oradan çıkıp gittim. hiçbir şey satın alamadım. Az önce çocuklarımı aramak için bir telefon aldım. Yağmur yağıyordu sağ olsun bir adam bizi arabanın bagajına koydu. Bir süre bagajda kaldık. Bizi oradan güvenli bir yere götürdüler, bir süre orada kaldık.” ‘Sıcak yerde nasıl durayım’ Usangaç, çocuklarını göremeyince içinin rahat etmediğini söyledi. hala oradayım rahatsız oldum ama hayır rahat değilim neredesin kızım eviniz yok diyorum pazaryeri var oraya gidiyorlar üstlerine battaniye örtüp yatıyorlar Yorgan. Burada sıcacık yerde nasıl kalayım? Nasıl oturayım? Ben anneyim. Yaşadım ama çocuklarım daha küçük. Çocuklarım Antakya’da, ben buradayım” dedi. “Anne sen yürüyemezsin. Bakayım mı sana ablacım, ablacım? Siz imanla orada kalın, biz başımıza bakarız’ dedi. Ben hangi çocuğum? Hangisini aramalıyım? Kendisine ulaşamıyorum bazen karşıdaki kişiye soruyorum elektrik yok diyor. Gidip arabada telefonlarını şarj ediyorlar konuşalım diye. Birinin telefonu var, birinin yok. Ulaşım çok zor” dedi.
Bir yakınının cenazesini hala bulamadıklarını söyleyen Usangaç, “Neyi söylemeden edemeyeceğim? Çok isterdim ama elimden bir şey gelmiyor” dedi.